Yok mu güzel anılar, üstesinden gelinmez mi?

Ruhun parfümü hatıralardır diyor Georege Sand.
Ben öyle afilli bir tanım yapmayacağım. Hafızamızda kalanlardır hatıralar…
Üzücü oldu değil mi? Peki ya kalmayanlar diye geçirdik içimizden. Kalanlar evet yalnızca hafızamızda kalanlar. Boşa mı yaşadık dedik. Zamanla belleğimizden yitip gidenler belki de o kadar önemli değildi diye avuttuk kendimizi hemen. Tatmin etmedi ama değil mi? Etmez. Yaşadık yahu yaşıyoruz. Her an kıymetli değil mi? Her an hatırlanmaya değmez mi? O yüzden sayfalarcasına günlük tutanlar, her anımızda bir analog kameranın flashıyla gözümüzü alanlar, albümler, anı kutuları… yitip gitmesin diye gösterdiğimiz bu çaba niye?
Geçmişten mi güç alırız yaşarken yoksa yaşamak için bizi bekleyen gelecekten mi? Kimi anılarını sırtlar, onların varlığını can suyu yapar kendine. Kimi daha güzellerini yaşayacağına olan inancını alır koyar çantasına.
Peki ya yaşımız 70’i devirdiğinde Gelecek için 20 yaşında bir gencin heyecanını taşıyabilir miyiz? Yaşayabileceğimiz ihtimaller o zaman yerini acı ve pişmanlığa bırakır. Hafızamızı zorlayarak kaldıysa birkaç küçük an onları eşeler bulur, çıkartırız. O anlar varlıklarıyla yaşanmışlık hissini salarlar vücutlarımıza, içimizi ısıtırlar.
Anılarımız bizim için yaşanıp giden zamanın o kör kuyusuna bıraktıklarımız değildir. Eğer öyleyse boşa yaşadık diye hayıflanıp duralım. Yaşamımızı anlamlandırmak isteyişimiz doğal gelir bana. Geri dönüp baktığımızda bir hiçle yüzleşmek kimseye iyi gelmez itiraf edelim. Kötü anılarımızı dahi deneyim kazandık diyerek kolumuzun altında tutuyorsak güzel olanlar hazinesidir şu yaşadığımız ömrün.


İnsancıklarda “hatıralar mutlu olsun, kederli olsun hep acı veriyor” cümlesini okuduğumda uzaklara alıp götürmüştü beni. Sahi demiştim geçmişte ne hissettirdiğinden bağımsız hatrıma geldikçe anılarım içimi acı bir hüzün kaplıyor sanki. Şimdi şimdi fark ediyorum. Aslında hissettiğim acı ama acı bir mutluluk hissiymiş. Bir daha yaşanmayacak ve geçmişte kalmasının vermiş olduğu bir acı ve ne olursa olsun yaşanmış olmasının verdiği bir mutluluk. O yüzden tarafımı Edmond Rostand’ın Cyrano de Bergerecasındaki “Bana kuvvet veriyor, bütün bu hatıralar”a çeviriyorum.
İnsan kötü de yaşasa geçmişe bakarken özlem duyar. Bunun yaşadıklarımızla bir ilgisi yoktur aslında. Konfor alanı insan için bilinmezliklerle dolu gelecek olamaz ya. Pek tabi geçmişimizdir. Bu yüzdendir özlemimiz. Müzisyen Clive Wearing, herpes virüsünün ansefalit adı verilen bir inflamasyon yaratması sonucu hafıza süreçlerinde rol oynayan beyin bölgeleri hasar görmüş biridir. Bu hasar sonucu hem geçmiş olayların büyük bir kısmını hatırlama hem de yeni deneyimleri kaydetme yetisini ne yazık ki kaybetmiştir. Hatırladığı tek kişi ise eşidir. Eşinin deyimiyle Wearaing’in sahip olduğu tek şey bir boşluktan ibaretti. Korkutucu geliyor değil mi?
Ah ne güzel ki otobiyografik belleğimiz var. Otobiyografik bellek, insanların geçmişte yaşamış oldukları olayları hatırlamalarını sağlayan sistemdir. Benim deyimimle varlığımızı sakladığımız bir kasa. Tabi ya varlığımız. Kendi varlığınızı tanımlarken geçmişimizden bağımsız olmamız düşünülebilir mi? Zannetmiyorum. Anılar, kim olduğumuza dair algılarımız. Anneannemizin evinde hissettiğimiz o konfor gibi. Geçmiş yılların bize iyi gelmesi bundandır. Güvende hissetmek beynimizin önceliğidir. O yüzden kaygı halindeyken durup durup sığındığımız yer anılarımızdır. Tehditten uzak, rahat, huzurlu ve bilindik. Şimdi aradığımız heyecanları aramak için belki gücümüz yetmediğinde ve yahut zamanımız kalmadığında varlığımızı sakladığımız kasa olan bellek kalacak.
ellerimizde. O yüzden olabildiğince güzel yaşanmışlıklarla doldurmak gerek o kasayı. İşte o zaman üstesinden gelebilmek için kuvvetimiz de olmuş olacak. Sağlıkla kalın.. Yazarından okuyucusana Emre NALBANTOĞLU-Nereye gittin ki sen?
-ALEYNA EKİNCİ

Kategoriler
- Düz Yazı (6)
- Film Önerileri (2)
- Genel (10)
- Kitap Önerileri (1)
- Kültür (8)
- Röportajlar (8)
- Sanat (7)
- Sayılar (14)
Son Yazılar
- Saygın Ay ile röportajımız. Keyifli okumalar dileriz. 20 Temmuz 2025
- Enikonu Dergi 2. Yıl Özel Sayı 20 Temmuz 2025
- Etem Bostanoğlu ile röportajımız, keyifli okumalar dileriz. 7 Temmuz 2025
İletişim
- enikonucontact@gmail.com
- enikonudergi@gmail.com
- +90 553 843 55 64
Linkler
